ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ-TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini Yazarlar DiziniKaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi |  Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri

 

ÖZBEK TÜRKÇESİNDE e- ve bol- YARDIMCI
FİİLERİNİN BİRBİRİNİN YERİNE KULLANILMASI

Auxilary Verb of e- And bol- is Make Use of Each Other in Uzbek Turkish

Hikmet KORAŞ

Niğde Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Niğde.

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Fırat University Journal of Social Science
Cilt: 18, Sayı: 2 Sayfa: 141-150, ELAZIĞ-2008

ÖZET

Eski Türçedeki er- ve bol- fiilleri anlam ve işlev olarak birbirine yakın olmasına rağmen,
er- yardımcı fiili fiillerin birleşik çekimi ile isimlerin fiil gibi çekimlenmesinde; bol- yardımcı fiili
ise daha çok tasviri fiil olarak isimlerden sonra kullanılır. Özbek Türkçesinde,
bol- yardımcı fiili
tasviri fiil olarak kullanılmasının yanı sıra
e- fiili anlam ve fonksiyonunda da, özellikle şartlı
birleşik çekimlerde kullanılmaktadır.
e- yardımcı fiilinin bol- yardımcı fiili gibi tasviri fiil anlam
ve fonksiyonunda kullanılması hadisesi ise nadir rastlanan bir durumdur. Bu nadir kullanış, hâlâ
bazı özel durumlarda Özbek Türkçesinde canlı olarak yaşamaktadır.

Anahtar Kelimeler: er-, e-, i-, tasviri fiil, yardımcı fiil, Özbek Türkçesi.

ABSTRACT

Although the Old Turkish verbs er- and bol-are close to each other in terms of meaning,
the auxiliary verb er- is used in the compound conjugation and the declination of nouns as if verbs,
and the verb
bol- is used rather as a descriptive verb after nouns. The auxiliary verb bol- in Uzbek
Turkish, as well as its being used as a descriptive verb, is also used instead of
e- in terms of
meaning and function; especially in conditional compound declination. However, the usage of the
auxiliary verb
e- with the meaning and function of a descriptive verb is a condition that rarely
occurs. This rare usage still occurs in some special conditions in Uzbek Turkish.

Key Words: er-, e-, i-, descriptive verb, auxiliary verb, Uzbek Turkish.

I. Eski Türkçeden Günümüze Yardımcı Fiillerin Durumu ve Kullanılışı

i- yardımcı fiili elimizdeki ilk yazılı Türkçe kaynaklardan bu güne kadar bütün
Türk lehçelerinde ve tarihi dönemlerde kullanılan esas yardımcı fiildir. Bu fiil diğer fiiller
gibi tek başına kullanılmaz, herhangi bir zarf-fiil veya çekimli fiil ile birleşmez; ancak
isim veya isim durumundaki kelimelerle birleşebilir, uygun şartlarda isimlerden sonra fiil
çekiminin her şeklini alabilir (Hacıeminoğlu, 1992: 259).

er-, bol- ve nadiren tur- Eski Türkçede kullanılan ana yardımcı fiillerdir (Gabain,
1988: 87). Bu yardımcı fiillerden
er- isimlerin fiil gibi çekimlenmesi ve kiplerin birleşik
çekimini yaparken,
bol- eylem sıfat öbeğine dönüştüğünde kullanılmaktadır1 (Tekin,
2000: 193).

Fonksiyonları itibarıyla mukayese ettiğimizde, i- fiili ile tasviri fiil diye
adlandırdığımız yardımcı fiiller arasında kullanış bakımından bazı farklar vardır.
i-
fiilinin asli görevi fiillerin birleşik çekimi yapmak ve isimlerin fiil gibi çekimlenmesini
sağlamaktır (Ergin, 2000: 314; Ercilasun, 1984:152);
bol- yardımcı fiili ise sadece isimler
ve isim gibi kullanılan sıfat fiillerden sonra gelir ve en önemlisi
bol- yardımcı fiili birleşik
fiile manası ile de iştirak ederken
er- yardımcı fiili çekime şekli olarak iştirak eder
(Ercilasun, 1984: 152).

er- fiilinin sadece isimlerle ve çekimli fiillerle kullanılması, isim ve isim gibi
kullanılan sıfat fiillerden sonra gelerek bir birlik teşkil etmemesi;
bol- fiilinin ise
isimlerden sonra gelerek bir birleşik fiil teşkil etmesi (Ercilasun, 1984: 50-51) Karahanlı
Türkçesi döneminde
er- ve bol- yardımcı fiillerinin kullanılış farklarını belirler. Ancak,
Hacıeminoğlu’nun
kara er-“kararmak”; kızıl er-“kızarmak” örnekleri (Hacıeminoğlu,
1996: 177) kafa karıştırmaktadır.
kara er- şeklini bir birleşik fiil olarak alırsak bu, kara
ol-
anlamına, kızıl er- şeklini ise kızıl ol- şeklinde yorumlamak gerekir. O zaman er-
yardımcı fiili asli görevi olan bildirmenin yanında nadir de olsa tasviri fiil gibi bol-
yardımcı fiilinin anlam ve fonksiyonunda kullanılabilmektedir.

Çağatay Türkçesi döneminde er- yardımcı fiilinin e (r)ken “iken, olan”, e (r)geç
“olunca, olur olmaz” (Eckmann, 1988: 141) gibi kullanışları ve “cânım lebiNG şehîdi
ehenge tanuk durur her al rişte kanga boyalgan kefen ara”
(kefenim içindeki kan ile
boyanmış her kırmızı ip, canımın, (senin) dudağının şehidi olduğuna tanıktır.)(Eckmann,
1988: 142) örneği
i- yardımcı fiilinin ol- yardımcı fiili anlam ve fonksiyonunda
kullanıldığını kesinleştirmektedir. Eckmann’ın “e
(r)- ve -dur yardımcı fiilleri, isim
cümlelerinde ve yardımcı cümlelerde bağlayıcı vazifesi görürler
.” (Eckmann, 1988: 142)
ifadesi de bu gerçeği doğrulamaktadır.

Eski Türkçede er- şeklinde kullanılan ana yardımcı fiilin -r sesi ilerleyen dönemde
düşmüş (Ergin, 2000: 69) ve yardımcı fiil Batı Türkçesinde tamamen i’ye (Ergin, 2000:
80); Doğu Türkçesinde e (Âbdurahmânov ve diğerleri, 1975: 418; Coşkun, 2000:154;
Öztürk, 2005: 67)2 ve Kuzey Türkçelerinde(Doğan-Koç, 2004: 283; Çengel, 2005: 255)
i
ve e’ye dönüşmüştür3.

Tasviri fiiller dediğimiz et-, eyle-, yap-, kıl-, bulun- vd.yardımcı fiiller ise; isimlerle
birlikte, onların çekimini sağlayan, onlarla birleşik fiil kuran yardımcı fiillerdir. Dilimize
yabancı kelimelerin girmesiyle bu yardımcı fiillerin kullanılışı da artmıştır (Gümüşkılıç,
2005:389-396). Ancak bahsettiğimiz tasviri fiillerden
ol- yardımcı fiilinin zaman zaman
i- yardımcı fiilinin fonksiyonunda kullanıldığı hepimizce malumdur. Bu durum:

Çağatay Türkçesinde öğrenilen geçmiş zamanın şart birleşik çekimi “-mış bolsam”
(Eckmann, 1988: 131; Hacıeminoğlu, 1992; 103); görülen geçmiş zamanın şart birleşik
çekimi okıgan bolsam, okıgan bolsang, okıgan bolsa vd (Hacıeminoğlu, 1988: 104); geniş
zamanın şart birleşik çekimi “barur bolsaNG< varırsan, gidersen; bilür bolsaNG
<bilirsen; müyesser olmas bolsa<müyesser olmaz ise; bağlar olsa<bağlar ise; ister
bolsa<ister ise” (Yücel, 1995: 82) şeklinde
i-/e- fiili yerine bol-/ol- yardımcı fiili ile
yapılmıştır.

II. Bugünkü Doğu ve Kuzey Grubu Türk Lehçelerinde e- ve bol- Yardımcı
Fiillerinin Kullanılışı

Günümüz Kıpçak grubu Türk lehçelerinde de öğrenilen geçmiş zamanın şartı
çekimlenirken
bol- yardımcı fiili kullanılmaktadır (Öner, 1998: 221). Kazak Türkçesinde
ek fiilin isimlerde şart çekimi; jigit bolsam/ jigit emes bolsam vd., görülen geçmiş
zamanın şartı “ fiil+GAn bolsa”, şimdiki zamanın şartı “ fiil+p, -A, -y+tur-, yür-, otır,
yatır-+ GAn bolsa”, gelecek zamanın şartı “fiil+AtIn, tIn+ bolsa”, geniş zamanın şartı “
fiil+-A, -y+ di bolsa”, gerekliliğin şartı “fiil+w+iyelik eki+kerek bolsa” (Koç-Doğan,
2004:286-311)
bol- yardımcı fiili ile yapılmaktadır.

Kırgız Türkçesinde, hikaye birleşik çekimi, e- fiili ele yanında bol- yardımcı fiili
ile de yapılır (Çengel, 2005: 255). Şartın hikayesi, bilgen bolso “bilseydi”; isteğin
hikayesi, bermek boldu “vermek niyetindeydi”; gerekliliğin hikayesi , okum kerek bolçu
“okumalıydım” şeklinde; ketişi kerek emes bolçu “gitmesi gerekmezdi”şeklinde; rivayet
birleşik çekimi: eken ve imiş yanında boluptur şeklinde; şart birleşik çekiminde görülen
geçmiş zamanın şartı yoktur, öğrenilen geçmiş zamanın şartı, fiil+GAn/GOn+bolso
“algan bolsom, algan bolsogor” ve fiil+çu+bolso “alçu bolsom, alçu bolso” şeklinde;
şimdiki zamanın şartı -A, (I)p/ (U)p zarf fiil +cür-/otur-/tur-+bolso “ala turgan bolso/alıp
catkan bolsom, alıp catkan bolsogor” ve “bilip catkan bolso” şeklinde; gelecek zamanın
şartı fiil+Ar/Or+bolso “alar bolsom, alar bolsog” ve ketpes bolsoguz” şeklinde
bol- fiil ile
de yapılmaktadır (Çengel, 2005: 255-283).

Çağatay Türkçesinin mirasçılarından Özbek ve Uygur Türkçelerinde ise şartlı
birleşik çekimlerin tamamı, öğrenilen geçmiş, geniş ve gelecek zamanın şartı ile
gerekliliğin şartı,
bol- yardımcı fiili ile yapılmaktadır (Âbdurahmânov ve diğerleri, 1975:
385; Öztürk, 1997: 212-214).

Gabain’in er- fiilinin anlamını “olmak, yapılmış olmak, mevcut olmak, bir yerde
bulunmak, meydana gelmek, birine ait olmak
” (Gabain, 1988: 137) ve Eckmann’ın e
(r)ken “
olan”, e (r)geç “olunca, olur olmaz” (Eckmann, 1988: 141) şeklinde açıklamaları
da er- ve
bol- arasında bir anlam yakınlığı olduğunu göstermektedir. erteçi erti
“olacaktı<olacak idi” (Ercilasun, 2004:188) ve benzeri ifadeler konuyla ilgili çalışmalar
yapan bilim adamlarında,
i- fiilinin ol- fiiline yakın bir anlamı olduğu kanaatini
uyandırmaktadır (Ergin, 2000: 314).

III. Özbek Türkçesinde e- ve bol- Yardımcı Fiilleri

Özbek Türkçesinde bol-yardımcı fiili e- yardımcı fiilinin anlam ve fonksiyonunda
hâlâ şartlı birleşik çekimlerde kullanılmaktadır. Buna ilave olarak diğer lehçelerde tespit
edemediğimiz fakat Özbek Türkçesinde olan bir özellik ise
e- yardımcı fiilinin bol-
yardımcı fiilinin anlam ve fonksiyonunda kullanılması hadisesidir. Yukarda zikrettiğimiz
gibi aslında bu her iki yardımcı fiil de eş anlam ve fonksiyonlu birer yardımcı fiildir.
Wurm da
“bol-, e- nin ‘ol- ‘ manâsında göründüğü zaman ve şekillerde, onun
kullanılamadığı yerlerde görülür, her iki ‘i-’ ve ‘ol-’ manâları kendi içlerinde
birleşmişlerdir”(Wurm, 1989:139-186) diyerek bu hususa dikkat çeker. Ancak
birbirlerinin yerine kullanışlarında birtakım nüanslar vardır.

Bunlardan birincisi bol- yardımcı fiilinin daha çok tasviri fiil olarak kullanılması,
ikincisi ise
e- fiili anlam ve fonksiyonunda da kullanılabilmesidir. bol- fiili tasviri fiil
teşkilinde manası ile de birliğe iştirak ederken, yaptığı birleşik çekimlerde tıpkı
e-
yardımcı fiili gibi kullanılmaktadır. Çağatay Türkçesi döneminde de nadir olarak i-/e-
fiilinin bol- fiili anlam ve fonksiyonunda kullanıldığını belirtmiştik, Özbek Türkçesinde
hâlâ
e- fiilinin bol- fiili anlam ve fonksiyonunda kullanıldığını tespit ettik.

e- fiili bol- fiilinin anlam ve fonksiyonunda kullanılırken, kendisinden sonra -diK
sıfat-fiil eki anlam ve fonksiyonunda -gân/kân ve -kânlik sıfat-fiil eki gelmektedir.
Olumsuz tek örnekte ise
e- fiilinden sonra -mes, -meslik şeklinde -lik eki ile genişlemiş
şekilde gelmektedir. Tespit ettiğimiz örnekler şöyledir:

111.1.1.    -han Görülen Geçmiş Zaman Sıfat-fiil Ekinden Önce e- Yardımcı Fiili:

e- yardımcı fiili, görülen geçmiş zaman sıfat-fiil eki -kân+iyelik eki alarak bol-
yardımcı fiilinin anlam ve fonksiyonunda kullanılmaktadır.

Demâk, Yâssâviylik fâkatginâ Ortâ Âsyâ Türklâri ârâsidâ emâs, bâlki Kâvkâz,
Ânâdoli vâ Bâlkân boyidâ âsrlârdân beri hânüz öz tâ’sirini yokâtmâgân bir hârâkât-
tâ’limât ekani mâ’lum bolmâkdâ. (Nadirhan, 1999: 17)
“Demek, Yesevîlikyalnızca Orta
Asya Türkleri arasında değil; belki, Kafkas. Anadolu ve Balkanlar coğrafyasında
asırlardan beri tesirini kaybetmemiş bir hareket-öğreti olduğu malum olmakta.

Zâtân, Y. Emrâ Yâssâviyâ dârveşi ekani mâ’lum bolib, ... (Nadirhan, 1999: 40).
“Zaten, Yunus Emre’nin Yesevî dervişi olduğu, malum olup,.”

111.1.2.    -meslih Geniş Zaman Sıfat-fiil Ekinden önce e- Yardımcı Fiili:

e- yardımcı fiili, geniş zaman sıfat-fiil ekinin -lik ile genişlemiş şekli+iyelik ekini
alarak da
bol- yardımcı fiilinin anlam ve fonksiyonunda kullanılmaktadır.

“Devâni hikmât” dâgi hikmâtlârning bârçâsi Yâssâviygâ âid emasligi tâdkıkâtçilâr
tâmânidân bir neçâ bâr tâ’kidlângân. (Nadirhan, 1999: 31). “
‘Divan-ı Hikmet’ teki
hikmetlerin hepsinin Yesevî’ye ait olmadığı araştırmacılar tarafından zaman zaman
vurgulanmış.

111.1.3.    -hanlih Sıfat-fiil Ekinden Önce e- Yardımcı Fiili:

e- fiili, tıpkı -kan öğrenilen geçmiş zaman sıfat-fiil ekinde olduğu gibi -kan’in -lik
ile genişlemiş şeklini de alarak bol- yardımcı fiilinin anlam ve fonksiyonunda
kullanılmaktadır.

Ulârning insânpârvâr ekanliklari, insânni uluglâvçi xâlkçil fikrlâri âsârlâridâ âks
etib turâdi. (Nadirhan, 1999: 17).
“Onların insancıl olduhları, insanı yüceltici halkçı
fikirleri eserlerinde aksediyor.

Xâllâc ismli kişilârning lâkâblâri âslidâ bir mâslâk egâlâri ekanligini körsâtâdi.
(Nadirhan, 1999: 19).
“Hallâc isimli kişilerin lakapları aslında bir meslek sahipleri
olduğunu gösterir./Hallac isimli kişinin lakabı aslında bir meslek sahibi olduğunu
gösterir.
” (birinci cümlede nezaket gereği şahıstan çokluk olarak bahsedilmiştir. )

Âmmâ u âsârlâridâgi âgır ilmiy zâbân bilân öz dâvridâgi çöldâ yâşâgân sâvâdsiz
kâvmlârni imânli kıliş imkânsiz ekânligini yâxşi bilgân âklli, ilmü mâ’rifâtli Yâssâviy,
ulârgâ özlâri ânglâgân râvân til ilâ mu’âmâlâ kıldi. (Nadirhan, 1999: 34)
“Ama, o,
eserlerindeki ağır ilmi dil ile devrindeki çölde yaşayan ehlileşmemiş kavimleri
inandırmanın imkansız olduğunu iyi bilen; akıllı, ilim ve marifet sahibi Yesevî, onlara
kendilerinin anlayacağı güzel bir dille hitab etti”

Yâssâviylik tâ’limâtining bâş âsâsi İslâm ekânligigâ heç kândây şâk-şubhâ yok.
(Nadirhan, 1999: 43).
“Yesevî öğretisinin temel esasının İslâm olduğuna hiçbir şekilde
şüphe yok
.”

Mâlâmâtiylikning âsâsi bilân Yâssâviylikning âsâsini bir-birigâ kıyâslâb, hâr
ikkisining hâm tâsâvvufiy cârâyân ekânligini hisâbgâ âlgândâ mâlâmâtiylikkâ oxşâş
xususiyâtlâri Yâssâviylikdâ köriş mümkin. (Nadirhan, 1999: 30).
“Melamîliğin esası ile
Yesevîliğin esasını birbiriyle kıyaslayarak, her ikisinin de tasavvufî akım olduğunu kabul
edince Melamîliğe benzer özellikleri Yesevîlikte görmek mümkün.

Bu esâ Yâssâviy vâ Ânâdolidâgi İslâmiy-tâsâvvufiy âdâbiyâtning âsâsçilâridân
ekânini körsâtâdi (Nadirhan, 1999: 31).
“Bu ise, Yesevî ve Anadolu’daki dinî-tasavvufî
edebiyatın kurucularından olduğunu gösterir
.”

Târikâtdâ zikrniNG orni vâ mâvken nihâyâtdâ yukâri ekânligi sizgâ yâxşi mâ’lum
(Nadirhan, 1999: 13).
“Tarikatte zikrin yeri ve derece olarak sonucun yüksek olduğu sizce
iyi bilinir.

III.2. bol- yardımcı Fiilinin e- Yardımcı Fiilinin Anlam ve Fonksiyonunda
Kullanılışı

Dikkat edilirse -gan sıfat-fiil eki i- fiilinden sonra -kan şeklinde g ünsüzü sedasız
biçimde kullanılmaktadır. -kan’in hem yalın halde, hem
-lik ile genişlemiş şekilde hem
de olumsuz şekilde kullanılışında görülen geçmiş zaman anlam ve fonksiyonu vardır.
Bütün kullanışlarda da bahsedilen eklerden sonra iyelik eki gelmektedir.

Sadece e- fiili bol- fiilinin anlam ve fonksiyonunda kullanılmamış, bol- yardımcı
fiili de
e- yardımcı fiilinin anlam ve fonksiyonunda kullanılmıştır. bol- yardımcı fiili e-
yardımcı fiilinin yerine özellikle şartlı birleşik çekimlerde kullanılmaktadır. Tespit
ettiğimiz örneklerde de bu teyit edilmektedir. Tespit ettiğimiz örneklerin çoğu şartlı
birleşik çekim veya bir ismin yardımcı fiille şartlı çekimidir.

III.2.1. bol- Yardımcı Fiilinin e- Yardımcı Fiil Anlam ve Fonksiyonunda Şart
Çekiminde Kullanılışı

bol- yardımcı fiili isimlerden sonra gelerek onların şart çekimi ile fiillerden sonra

öğrenilen geçmiş zamanın şartlı birleşik çekimini yapmaktadır.

111.2.1.a.    İsmin Yardımcı Fiille Şart Çekimi:

şâmâniylikdân kâlgân bâ’zı ürf-âdâtlâr İslâmgâ muvâfık bolsa, musulmânlâr
ârâsidâ yâşâşdâ dâvâm etâverâdi. (Nadirhan, 1999:50). “...
şamanîlikten kalmış bazı örf
ve adetler İslama uygun ise, Müslümanlar arasında yaşamaya devam eder.

Şâriâtning zâhiri âhkâm, kânun-kâidâlâr bolsa, bâtini tâsâvvufdir. (Nadirhan, 1999:
35).
“Şeri’atin zahiri hükümleri, kanun ve kaideler ise, batını tasavvufdur.”

İnsânning âgâr âtâ-ânâ sâbâbli mâ’nân xâtâ-kâçiligi bolsa, şâyx tâmânidân
“dâvâlânib” âdâm kılinâdi. (Nadirhan, 1999: 39).
“Eğer, insan ebeveyninden dolayı
kusurlu ise, şeyh tarafından eğitilip arındırılır.

111.2.1.b.    Öğrenilen Geçmiş Zamanın Şartlı Birleşik Çekimi:

Dünyâdâ Yâssâviy mâvzusidâ kândây işlâr kılingân bolsa, bârçâsini ânâ şu
bölimdâ toplâş kerâk. (Nadirhan, 1999: 33).
“Dünyada, Yesevî konusunda hangi işler
yapılmış ise, tamamını işte bu bölümde toplamak gerek.

Çünki Âdâm âlâyhissâlâmgâ nimâ nâzil bolgân bolsa, Muhammâd âlâyhissâlâmgâ
xâm oşâ nârsâ tüşirilgân. (Nadirhan, 1999: 35).
“Çünki Adem alyhisselama ne nazil olmuş
ise, Muhammed aleyhisselama da o şeyler indirilmiş.

Âttâr köprâk fâlsâfiy mâvzudâ vâ Fârsiydâ icâd kılgân bolsa hâm, tâsâvvufiy
mâ’nâdâ Yâssâviy bilân hâmâhângligi mâvcud. (Nadirhan, 1999: 49).
“Atar, daha çok
felsefî konuda ve Farsça eser vermiş ise de, tasavvufî manada Yesevî ile ortak noktalar
mevcut.

Şu bâis, bâ’zı hikmâtlâr mâlâmâtiyâ ruhidâ yâzilgân bolsa dâ buni mâlâmâtiy
târikât deb ânglâmâslik kerâk. (Nadirhan, 1999: 51).
“Bundan dolayı, bazı hikmetler
Melamî tarzında yazılmış ise de, bunu Melamî tarikati diye anlamamak gerek.

Yânâ, C. Rumiy Fârsiydâ icâd kılgân bolsa hâm, Fârs sofiyligigâ mutlâkâ âlâkâsi
yok. (Nadirhan, 1999: 52).
“Yine, Celalettin Rûmî Farsçada eser vermiş ise de, Fars
sofîliğiyle kesinlikle alakası yok.

Yâssâviy vâ izdâşlârining Ânâdoli, yâ’ni hâzirgi Türkiyâgâ körsâtgân tâ’siri hâkıdâ
ânçâ ilmiy işlâr kılingân bolsa dâ lekin bu mâvzu âlâhidâ ciddiy tâdkıkâtni tâlâb kılâdi.
(Nadirhan, 1999: 7)
Yesevî ve müridlerinin Anadolu, yani şimdiki Türkiye’ye yaptığı tesir
hakkında bir miktar ilmî çalışmalar yapılmış ise de, bu konu özellikle ciddi araştırmaları
gerektirmektedir.

111.2.2.    bol- Yardımcı Fiilinin e- Yardımcı Fiil Anlam ve Fonksiyonunda
Öğrenilen Geçmiş Zaman Çekiminde Kullanılışı:

bol- yardımcı fiili isimlerden sonra gelerek, onların öğrenilen geçmiş zaman çekimi
ile fiillerden sonra gerekliliğin öğrenilen ve geniş/şimdiki zaman birleşik çekimini
yapmaktadır.

111.2.2.a.    İsimlerin bol- Yardımcı Fiilliyle Öğrenilen Geçmiş Zaman Çekimi:

Mânsur Âtâ, Sofiy Muhâmmâd Dânişmâd, Sulâymân Hâkim Âtâ, Bâbâ Mâçin, Sân
Sâltuk, Sâid Âtâ, Hâci Bektâşi Vâliy kâbilâr öz dâvridâ xâlkka xızmât kılgân ilm-mâ’rifât
yolidâ kürâşgân, câmiyâtning mâ’nâviy vâ mâddiy râvnâkıgâ munâsib hissâ koşgân
bârkâmâl şaxslâr bolgân. (Nadirhan, 1999: 19).
“Mansur Ata, Sûf Muhammed
Danişmend, Süleyman Hakim Ata, Baba Maçin, Sarı Saltuk, Said Ata, Hacı Bektaşı Velî
gibiler kendi devirlerinde halka hizmet kılmış, ilim ve marifet yolunda mücadele etmiş,
cemiyetin manevî ve maddî kalkınmasına uygun şekilde katılmış ermiş şahıslar imiş.

Hâzrâti Âli hâm ânâ şundây coşkın tâbiâtli sâhâbâ bolgân. (Nadirhan, 1999: 20).
“Hazreti Ali de böyle coşkun tabiatli (bir) sahabe imiş.

Kâziruniyâ-Türkmânistân tâmânlârdân kelgân târikât bolib, âsâsiy mâksâdi
Ânâdolini İslâmlâştiriş bolgân (Nadirhan, 1999: 42).
“Kaziruniye, Türkmenistan
taraflarından gelmiş tarikat olup, esas maksadı Anadolu ’yu İslamlaştırmak imiş.

Zâyniddin Xâfiy âsâs sâlgân zâyniyâ târikâtigâ köprâk Usmâniy ulâmâlâri mânsub
bolgânlâr. (Nadirhan, 1999: 42).
“Zeyniddin Hafiy kurulan Zeyniye tarikatine pek çok
Osmanlı uleması mensup imişler.

İstânbul fâtihi Sultân Muhâmmâd xânning ustâzi Âkşâmsiddin hâm Hâci Bâyrâm
Vâlining muridi bolgân. (Nadirhan, 1999: 42).
“İstanbul fatihi Sultan Mehmet Han’ın
üstadı Akşemseddin de Hacı Bayram Velî’nin müridi imiş.

111.2.2.b.    Gerekliliğin bol- Yardımcı Fiiliyle Öğrenilen Geçmiş ve
Geniş/Şimdiki Zaman Birleşik Çekimi:

Âhmâd Yâssâviy yâşâgân dâvrdâ dâşt xâlki câhil vâ sâvâdsiz bolib, ulâni hitâb etiş
uçun çukur ilm vâ gözâl xulkka egâ bolmâk lâzim bolgân. (Nadirhan, 1999: 40).
“Ahmet
Yesevî’nin yaşadığı devirde çöl halkı cahil ve eğitimsiz olup, onlara hitap etmek için,
güzel ahlaka sahip olmak lazım imiş.

Şu cihâttân Yâssâviy ve Yâssâviylik tâ’limâti, fâlsâfâsini çukur örgânişimiz kerâk
boladi (Nadirhan, 1999: 7)
“Şu bakımdan Yesevî ve Yesevîlik öğretisi (ni), felsefesini
derin öğrenmemiz gerekir.

Sonuç olarak, bol- ve e- yardımcı fiillerinin Özbek Türkçesinde birbiri yerine
kullanıldığı bir gerçektir. Kıpçak grubu Türk lehçelerinde
bol- yardımcı fiilinin daha
geniş şekilde
e- fiilinin yerine kullanıldığını görüyoruz. Özbek Türkçesinde ise sadece
şartlı birleşik çekimlerde değil gerekliliğin ve isimlerin öğrenilen geçmiş zaman
çekiminde de
bol- fiili e- fiilinin anlam ve fonksiyonunda kullanılmaktadır. Ayrıca dikkat
çeken bir diğer husus ise görülen geçmiş zaman sıfat-fiilleri -kân, -kânlik ve -mâslik’in
iyelik eki almış şekillerinden önce
e- yardımcı fiili bol- yardımcı fiili anlam ve
forksiyonunda kullanılmaktadır.

KAYNAKLAR

Âbdurahmânov, G. Â.-Şââbdurâhmânov, Ş. Ş.-Hâciyev, Â. P. (1975), Özbek Tili
Grâmmâtikâsi,
Taşkent:Özbekistân SSR “Fân” Nâşriyâti.

Coşkun, Volkan (2000), Özbek Türkçesi Grameri, Ankara: TDK.

Çengel, Hülya Kasapoğlu (2005), Kırgız türkçesi Grameri Ses ve Şekil Bilgisi, Ankara:
Akçağ Yayınları.

Eckmann, Janos (1988), Çağatayca El Kitabı, İstanbul: Edebiyat Fakültesi Basımevi.
Ercilasun, Ahmet Bican (1984),
Kutadgu Bilig Grameri -Fiil-, Ankara: Gazi Üni. Yay. No:

33.

_ (2004), Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi, Ankara:

Akçağ Yayınları.

Ergin, Muharrem (2000), Türk Dil Bilgisi, İstanbul: Bayrak Basın-Yayın-Tanıtım.

Gabain, A.Von (1988), Eski türkçenin Grameri, TDK, Ankara.

Gültekin, Mevlüt (2006), Asiyabad’dan Özbek Türkçesi Metinleri Gramer- Metinler ve
Aktarmalar-Sözlük,
Niğde 2006: Net-Pa Yay. Dep. Paz.

Gümüşkılıç, Mehmet: (2005), “Yabancı Kökenli İsimlerle Kullanılan Ana Yardımcı Fiiller”
Şinasi Tekin’inAnısına “Uygurlardan Osmanlıya", İstanbul: Simurg Yayınevi. ss. 389-396

Hacıeminoğlu, Necmettin (1992), Türk Dilinde Yapı Bakımından Fiiller, Ankara: Kültür
Bakanlığı Yayınları.

Hacıeminoğlu, Necmettin (1996), Karahanlı Türkçesi Grameri, Ankara: TDK.

Hasan, Nadirhan (1999), Türkiyâdâ Yâssâviyşunâslik, Tâşkent: Gâfur Gulâm Nâmidâgi
Âdâbiyât vâ Sân’ât Nâşriyâti.

Koç, Kenan ve Doğan, Oğuz: (2004), Kazak Türkçesi Grameri, Ankara: Gazi Kitabevi.
Öner, Mustafa: (1998),
Bugünkü Kıpçak Türkçesi, Ankara: TDK.

Öztürk, Rıdvan: (2005), Özbek Türkçesi El Kitabı, Konya: Çizgi Kitabevi.

_(1997), Uygur ve Özbek Türkçelerinde Fiil, Ankara: TDK.

Wurm, Stefan (1989) “Özbekçe”(Çev: M. Akalın), Türk Dünyası Araştırmaları, Ekim 89,
S. 62, İstanbul 139-186.

Yücel, Bilal: (1995), Bâbür Dîvânı, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi.

1

Benzer fiillerden tur- ise Hıristiyan metinlerinde ortaya çıkan, hatta Hıristiyan metinlerinin ayırıcı özelliği
durumunda bir yardımcı fiildir (Gabain, 1988: 4; Ercilasun, 2004: 278).

2

   Er- yardımcı fiilinin -r sesinin düşerek e olması bu gün Afganistan’da konuşulan Özbek Türkçesi için de
geçerlidir (Gültekin, 2006: 29).

3

   Kıpçak grubu Türk lehçelerinde, ET’deki er- fiili -r ünsüzü düşerek, Kazak ve Kırgız Türkçelerinde e-,
Tatar Türkçesinde ise i- şeklini almıştır (Öner, 1998: 211)